26 Ocak 2011 Çarşamba

Kolay Salata







Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba…

Bir hafta bile olmadı belki ama bana çok uzun geldi. Hayır, tembel değilim. Bazı teknik aksaklıklar yaşadım sadece, evde ufak çaplı bir tadilat vardı, yemek yiyecek kimse yoktu falan filan. Bahane mi peki? Olmamalı! Özür, özür, especially Coşkun çok özür :)


Salonuma yeni bir koltuk aldım, sevgili Vildancığım ile birlikte koltuğumu kapladık. Çok güzel oldu vallahi, çok mutluyum. Onlar olmasa ben ne yaparım?


Yeni haberler var, geçmişten gelenler, geçmişe dönenler, yeniden merhaba diyenler var. Neler olmuş bir bakalım.


Pazartesi akşamı uzuuun yıllardır görüşmediğim sıra arkadaşım Didem ile görüştüm, çok iyi geldi bana. Pişmanlığımızı kendimize itiraf edebiliyorsak neden karşımızdakine de edemeyelim? Bu konuya ayrıca değineceğim bir akşam, böyle ayaküstü olacak gibi değil. Didemcim hoşgeldin.


Dün itibariyle Master Chef yarışmasının ilk elemesine davet edilmiş bulunuyorum. Güzel bir haber, olley, sonunda diye kendi kendime zıplarken evin içinde telefondaki Serap Hanım’ın 'Yalnız elemeyi geçerseniz 3 ay boyunca bizimle birlikte olacaksınız' demesiyle yıkıldım. 'Nasıl yani, ama ben gelemem ki' diyemedim tabi. Çünkü 10 saniye önce eleme saatiyle ilgili pazarlık yapmışken bir de bunu söylemeye utandım. ‘Tamam o zaman, gelirim, adresi alayım’ diye devam ettim konuşmaya. Yani anlayacağınız 1 şubatta Maslak’ta elemedeyim. 1 adet tercihen soğuk bir yemek yapıp götürmem gerekiyormuş, tatlı da olabilirmiş. Bilemiyorum şu an ne yapsam? Bu konuyu anneme danışmalıyım. Sonrası mı? Onu hiç hiç bilemiyorum zaten ve düşünmek de istemiyorum. Kısmet diyorum ve geçiyorum şu an. Kader kısmet…


Ve de pazartesi aldığım bir duyuma göre ortaokul arkadaşım Alper Mutfak Sanatları Akademisi’ne kayıt olmuş. Çıldırdım, delirdim, çok kıskandım ve hemen Alper’i tacize başladım. 31 Ocak’ta başlıyormuş okulu. Kendisi ÖSS’de tek tercih yapıp İstanbul Üniversitesi Kamu Yönetimi’ne girdi ve de bitirdi. O da deli yani, birazcık. Neyse, sana buradan fazla saldırmayacağım Alpercim, haftaya geldiğinde acısını fazlasıyla çıkartırım. Ha, dersin ki ‘Gel, seni de götüreyim yanımda’ bak o zaman iş değişir. Hem ben senin cebine bile sığarım zaten. Haberlerini bekliyorum arkadaşım, iyi şanslar…


Evet, bu akşamki salatamız erkekler için gelsin diyorum. Mantarlı Kolay Salata… Eee siz de ancak bunu yapabilirsiniz, her şeyin kolayına kaçtığınız için.


Haydi beyler! Kolları sıvayın, takın mutfak önlüklerinizi, açın Ajda Pekkan’dan ‘Bambaşka Biri’ni ve başlayın salatanızı yapmaya… Kendiniz için yapın ve hepsini de kendiniz yiyin kimseye bırakmadan… Bugünün şanslı kişisi sizsiniz ve dünya sizin için dönsün.


Bu arada niye mi Ajda Pekkan’dan Bambaşka Biri? Çünkü o artık bir erkek şarkısı, çok yerde duydum bunu. Şaşırdım önce, garipsedim ama düşününce ve bir de bunu bilerek dinleyince hak vermemek elde değil. Onların da biraz eğlenmeye ve dağıtmaya ihtiyaçları var. Kızlar, bu muhteşem şarkıyı onlara vermişiz ne çıkar?


Haydi yapalım o zaman!


Malzemeler


  • 300 gr mantar

  • 15 adet arpacık soğanı
  • 2 adet domates
  • 1 adet salatalık
  • Mor lahana
  • Akdeniz yeşillikleri

  • Defne yaprağı
  • 2 adet etimek
  • Ceviz
  • İsli Çerkez peyniri
  • Zeytinyağı
  • Tuz


Yapılışı


1. Yeşilliklerinizi ve sebzeleri yıkayın.

2. Arpacık soğanlarını soyun.



3. Mantarları ve soğanları bir fırın tepsisine dizip 200 derecede yaklaşık 20 dakika kadar pişirin. Fırından çıkarınca soğumaya bırakın.



4. Yeşillikleri, domatesleri, salatalık ve mor lahanayı doğrayın.

5. Mantar ve soğanları ilave edin.

6. Cevizleri teflon tavada biraz kavurun.

7. Peyniri rendenin ince tarafı ile rendeleyin.

8. Tuzu ekleyin ve salatayı karıştırın.

9. Salatanın üzerine peyniri serpin ve hafifçe zeytinyağı gezdirin, ceviz, etimek ve defne yaprağı ile de süsleyin.


Salatanız servise hazır…



Guten Appetit :)

20 Ocak 2011 Perşembe

Fındıklı Kurabiye





Birbirimize karşı olan tahammülsüzlüğümüz niye? Bu kadar zor mu bir arada, birlikte yaşamak?

Bir şey yapmak, bir yere gitmek için veya önemli-önemsiz herhangi bir şey için birinden haber beklerken neden o haber hiç gelmek bilmez? Gelemez bir türlü, gelmez. Beklersiniz neyi, niçin beklediğinizi bilmeden. Çok umutsuz bir bekleyiştir bu sonu olmayan. Nedir bu trajedi? Ararsınız, açmaz. Sonra geri aramaz. Arasa bir şey söylemez, mutlaka düşünmesi ve tekrar araması gerekir. Ama o tekrar bir türlü tekrar etmez. Bir tarafta bekleyen, beklerken kıvranan biri, diğer tarafta aklı bir karış havada, umarsız biri. Kim haklı peki? Bekleyen mi bekleten mi? Hangisi saygısızlık? Beklemek mi bekletmek mi? Nezaket denen şey hiç var olmadı mı aslında? Ben eski kafalı bir insanım, modernliğin bu boş adetlerine ayak uyduramıyorum. Ben yokum…

Yani zaman zaman kendimi o kadar çaresiz ve aptallaşmış hissediyorum ki bu sebeple. En büyük problemlerimden biri bu insanlıkla. Bazen kendi kendime diyorum ki niye insan olmuşum ben? Keşke kaplumbağa falan olsaydım ya da tavşan. Ya da kabak, şeftali falan. Şeftalinin asaletine bayılıyorum bu arada. Sanki kraliyet ailesinden fırlamış, yanlışlıkla şeftali olmuş gibi… Ben de öyle işte, yanlışlıkla insan olmuşum...

Hadi diyelim insan oldum, bari duyamasaydım ya da konuşamasaydım. Bir şeyler eksik olsaydı da bir şekilde insanlığa tamamiyle dahil olamasaydım. Bilemedim ve cidden bu işin içinden çıkamadım. Biri dur desin lütfen, benim için.

Vazgeçmek özgürlüktür… Vazgeçme hakkımı kullanmak istiyorum o zaman…

Çok enerjik değilim bu akşam, yoğun bir gün geçirdim, yorgunum. Affınıza sığınarak birazcık kolay bir şeyler seçiyorum. Ama lezzeti konusunda garanti verebilirim. Güzel bir kahvaltı için erken kalkılmış bir Cuma sabahından daha uygun bir zaman olabilir mi? Mis gibi kokan fındıklı kurabiyecikler, neden olmasın?

Haydi yapalım o zaman!


Malzemeler

  • ½ paket margarin
  • ½ su bardağı sıvı yağ
  • 1 su bardağı şeker
  • 1 adet yumurta

  • 1 paket kabartma tozu
  • 2-1/2 su bardağı un
  • 1 su bardağı çekilmiş fındık
  • Muskat

Yapılışı

1. Şeker ve yumurtayı pürüzsüz bir karışım elde edene kadar çırpın.

2. Margarin ve sıvı yağı ekleyin, karıştırmaya devam edin.

3. Unun yarısını, kabartma tozunu ilave edin ve yoğurmaya başlayın.

4. Biraz muskat rendeleyin ve unun kalanını da ilave ederek elinize yapışmayan bir hamur elde edene kadar yoğurmaya devam edin.

5. Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar kopararak yuvarlayın ve fındığa batırın.

6. Hazırladığınız kurabiyeleri fırın tepsisine dizin ve önceden ısıtılmış 200 derecedeki fırında yaklaşık 20 dakika (fırının özelliğine göre süre değişecektir, kurabiyelerin üzeri pembeleşince fırını kapatabilirsiniz) pişirin.

Kurabiyeleriniz servise hazır…



Guten Appetit :)

17 Ocak 2011 Pazartesi

3 Sebzeli Mücver





Sadede gelmenin vaktidir artık…

Karapaks vakti…

Yaklaşık 10 gün önce Beyoğlu Hayal Kahvesi’ndeki konserlerindeydim. Hiçbir fikrim yoktu grupla ilgili oraya giderken. Vildan vasıtasıyla haberdar olmuştum kendilerinden. Çünkü meslektaşımız olan Sinan Tansal grupta perküsyon çalıyor ve zaman zaman Vildan’la birlikte çalışıyorlar. Vildancım, umarım geçen haftaki geçikmemden dolayı beni affedersin. Please, please!


Düşündüğüm gibi miydi? Evet, düşündüğüm gibiydi. Beğendim mi peki? Evet, çok çok beğendim. Sanırım bu sene arkadaşlarıma doğum günü hediyesi olarak ne alacağımı pek fazla düşünmeme gerek kalmayacak.


Biraz içsel bir yolculuk gibiydi, biraz kendinle hesaplaşma… Biraz onlardan biraz da senden… Tamamen öngörüsüz, tamamen adil… Hissetmeyi unuttuklarını hissettiren, hafif canını yakan ama özlediklerini hatırlatan… Yeni bir kapı açmak gibi ya da bütün kapıları kapatmak gibi… Süt içmek gibi, sakin, huzurlu, mütemadi… Bir yandan da yüksek sesle konuşmak gibi, bağırmadan, sinirlenmeden, çirkinleşmeden… Sesli düşünmek gibi…Uyumak gibi ya da uykunu alıp da uyanmak gibi… Gün ışığı gibi gözlerini almayan… Güzeldi yani, tekrar dinlemek için sabırsızlanarak ayrılıyorsunuz yanlarından.


Tüm şarkılar çok başarılı ama favorim 6. şarkı, ‘Hüznü Gözlerinin Arkasında Olan Kız’. Dinleyin, beğeneceğinize eminim. Ayrıca albümün sonunda sizi bir sürpriz bekliyor ama onu burada söyleyip olayın güzelliğini bozmak istemiyorum. Sabır, sadece birazcık sabır…


Yani bu akşamki tarifimiz Karapaks için geliyor!


Haydi yapalım o zaman!


Malzemeler


  • 5 adet orta boy kabak
  • 1 adet havuç
  • 1 adet patates
  • 1 adet yumurta
  • 2-1/2 su bardağı un
  • Dereotu (arzu ettiğiniz kadar)
  • Tuz
  • Sıvı yağ (tavada pişirmek için)


Yapılışı


1. Kabakları, havucu ve patatesi derin bir kasenin içine rendeleyin.



2. Sebzelerin üzerine yumurtayı kırın, sebzelerle birlikte karıştırın.

3. Ardından unu, tuzu ve dereotunu ekleyip hepsini güzelce karıştırın.



4. Bir teflon tavaya 1 su bardağı sıvı yağ koyun ve kızdırın.

5. Hazırladığınız karışımdan yaklaşık 1 yemek kaşığı kadar alıp teflon tavaya krep pişirir gibi dökün ve pişirin.




6. Tüm malzeme bittikten sonra sıcak veya soğuk olarak üzerini sarımsaklı yoğurt ve domates sosu ile süsleyerek servis edebilirsiniz.



Guten Appetit :)

12 Ocak 2011 Çarşamba

20 Adımda Böğürtlenli Etimek Tatlısı









Planlarımın, bizzat kendim bozacak olsam bile bozulmasından doğan hoşnutsuzluğuma ve tüm control freakliğime rağmen bugün bunu yapacağım. Yapabilirim, biliyorum. Yapabilirim, yapabilirim, hava da güzel zaten, yapabilirim...

Geçen haftaki düzenlememe göre bugünkü misafirimiz Karapaks olacaktı ama dün akşam izlediğim tiyatro oyunundan sonra bu düzenlemeyi birazcık değiştirmem gerekti. Çünkü oyun bahsedilmeyecek gibi değildi, göz ardı edemezdim, haksızlık olurdu.

'Ölüleri Gömün'

http://www.istdt.gov.tr/turkce/oyunlar/oyun.asp?lngPlayID=327

Sanki tüm replikleri biliyormuşcasına her cümlenin ardından bir tekrarlama isteği ile sıram gelince yerimden fırlamaya hazır, pür dikkat izledim oyunu yaklaşık bir buçuk saat boyunca. Sahne, dekor, müzik, konu, oyuncular tarif edilemeyecek derecede muhteşemdi... Mutlaka izlenmesi gerekenler listesine alınmayı fazlasıyla hak ediyor. Uğur Polat'ın 'Ben Ruhi Bey, Nasılım?' oyunundan sonra ikinci sıramı 'Ölüleri Gömün'e verdim. Tekrarlanabilirliği çok yüksek, en kısa zamanda...

Bu hafta yapacaklarım arasında Pınar Labne Tarif Yarışması için çalışmalarıma başlamak vardı. İlk denememi bu akşam yapmış bulunuyorum. Ama birkaç fikrim daha var. Aralarından birini seçip en kısa zamanda göndereceğim artık.

Pınar Labne paketleri üzerinde tariflerimin yer alması dileğiyle...

Haydi yapalım o zaman!


Malzemeler

  • 12 adet tuzsuz etimek



Şerbeti için

  • 1-1/2 su bardağı toz şeker
  • 2 su bardağı sıcak su
  • 1-2 damla limon suyu


Muhallebi için

  • 1 litre süt

  • 1 su bardağı toz şeker
  • 4 yemek kaşığı un
  • 4 yemek kaşığı mısır nişastası
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 paket vanilya
  • 1 parça damla sakızı


Krema için

  • 1 paket krem şanti
  • 125 ml soğuk süt
  • 1 paket labne peyniri


Jöle için

  • 1 kase böğürtlen
  • 350 ml kırmızı meyve suyu
  • 3 yemek kaşığı şeker
  • 3 yemek kaşığı mısır nişastası


Yapılışı


1. Etimekleri borcam tepsiye dizin.

2. Labne peynirini tel bir süzgeçte iki kat kağıt havlunun üzerine suyunun kaybolması için koyun ve yarım saat sonra ters yüz edin.



3. Şerbet için 1-1/2 su bardağı toz şekeri bir tencereye boşaltıp karamelize edin.

4. Ardından sıcak suyu ilave edin ve şekerin tamamen erimesini bekleyin.

5. Şerbet 1-2 dakika kaynadıktan sonra altını kapatın.

6. Şerbeti soğutmadan etimeklerin üzerine dökün.

7. Etimekler şerbeti çekerken muhallebi yapımına geçebilirsiniz.

8. Şekeri ve sütü geniş bir tencereye boşaltın ve altını yakın.

9. Şeker eriyene kadar un ve nişastayı bir kasede karıştırıp yaklaşık 1 çay bardağı kadar su ile nişasta ve unu çırparak açın. Bu işlem sütün içinde nişastanın topaklanmasını engelleyecektir.



10. Sulandırdığınız karışımı yavaş yavaş ısınmış olan süte ilave edin.

11. Vanilya ve damla sakızını da ilave edip koyulaşana kadar karıştırın.

12. Tereyağını ekleyin.

13. 1-2 dakika kaynattıktan sonra altını kapatın ve 10 dakika kadar karıştırarak soğumasını bekleyin.

14. Sonra muhallebiyi ıslanmış olan etimeklerin üzerine dökün.



15. Tatlıyı soğuması için kaldırın fakat buzdolabına koymayın, dışarıda soğumasını bekleyin.



16. Tatlı soğuduktan sonra 1 çay bardağı süt ile krem şantiyi hazırlayın.

17. Labne peynirini de krem şantinin içine katarak karıştırın ve karışımı tatlının üzerine düzgünce yayın.



18. Böğürtlenleri krem şantinin üzerine dizin.



19. Bir tencerede meyve suyunu, şekeri ve nişastayı karıştırın ve ocağa koyun, koyulaşana kadar jöleyi pişirin.

20. Jöleyi böğürtlenlerin üzerine dökün ve soğuduktan sonra buzdolabına kaldırın.

Tatlınız servise hazır...



Guten Appetit :)

9 Ocak 2011 Pazar

Çikolata Soslu Krep Pasta






Yoğun bir hafta sonu programından sonra nihayet evimde ‘Yok Böyle Dans’ izlemeye hazırım. Çayımı da aldım yanıma sıcak sıcak, uyuyakalmam inşallah.


Bu hafta bir misafirim vardı mutfağımda, sevgili çömezim Demettoş. Birlikte lazanya, havuç salatası ve çikolatalı krep pasta yaptık. Sonra da afiyetle yedik. En sevmediğim iş olan havuç rendelemeyi Demet'e yaptırdım, o kadar da olsun ama değil mi? Yoksa asla kıdem yapmam, hiç huyum değildir, ne münasebet. Bunu 2 haftada bir yapmayı planlıyoruz ‘Movie Night’ adı altında. Güzel olacak şüphesiz.


Yalnız My Sassy Girl nasıl inanılmaz bir filmdir anlatamam yani. Ama Korean versiyonu. Bir filmin sonu bu kadar mı güzel planlanır, bu kadar mı tahmin edilemez olur? Çok başarılı cidden, şiddetle tavsiye ediyorum. Ayrıca soundtrack de süper, I believe diye başlayıp Korece devam ediyor, enteresan. 3 gündür mütemadi dinliyorum ve sanırım koreceyi söktüm.


Bu akşam yazıyı çok fazla uzatamayacağım, güzel havaya, eğlenceli hafta sonuna ve yüksek enerjime rağmen yazabilirliğim düşük. O sebeple derhal çikolatalı krep pasta yapımına geçmek istiyorum.


Haydi yapalım o zaman!


Malzemeler

Krep için

  • 1 su bardağı süt
  • 1-1/2 su bardağı su
  • 1 yumurta
  • 2 su bardağı un
  • 1 çay bardağı şeker
  • 1 tutam tuz
  • 1 çay kaşığı kabartma tozu
  • 50 gr tereyağı

Çikolatalı sos için

  • 3 su bardağı süt
  • 2 yemek kaşığı buğday nişastası
  • 1 yemek kaşığı un
  • 1 su bardağı şeker
  • 5 yemek kaşığı kakao (eğer renk vermezse miktarı artırabilirsiniz)
  • 1 paket vanilya

Ekstra malzeme

  • 2 adet kivi
  • 1 adet muz
  • ½ su bardağı çekilmiş fındık

Yapılışı


1. Tüm krep malzemelerini geniş bir kasede karıştırın.

2. Orta boy bir teflon tavada krepleri pişirin. (Kreplerin ince olmasına özen gösterin)

3. Her bir krep piştikten sonra hemen tereyağı ile yağlanmalıdır.

4. Derin bir tencerede çikolatalı sos için gerekli olan malzemeleri iyice karıştırın ve tencereyi ocağa alın.

5. Sosu, koyulaşana kadar pişirin. Koyulaştıktan sonra altını kısıp 2-3 dakika daha pişirin ve ocaktan alın.

6. Meyveleri ince dilimler halinde doğrayın.

7. Büyük bir servis tabağına 1 tane krep koyun. Üzerini çikolatalı sos ile kaplayın. Dilimlediğiniz meyveleri yerleştirin ve 2. kata geçin. Aynı işlemi tekrarlayarak tüm krepleri bu şekilde yerleştirin.




8. En üst katı da sosla kaplayıp üzerini fındıkla süsleyin.

Pastanız servise hazır…



Not: Çikolatalı sosu, 400 ml çiğ krema ile 400 gr bitter çikolatayı eriterek de elde edebilirsiniz.

Guten Appetit J

5 Ocak 2011 Çarşamba

Bizden bir lezzet: Tahinli Kabak Tatlısı






Herkesin bi kırılma noktası vardır. Nerden çıktı şimdi bu diyeceksiniz. Dün akşam bi rüya gördüm, ordan. Rüyamı anlatmayacağım, kötü bi rüya değildi ama anlatmayacağım. Uzun zamandır görmediğim birini görmek gibiydi ya da duymadığım bi sesi duymak... Çok bendendi aslında ama bi o kadar da bana uzaktı. Uyanmak istemeyerek uyandım, sonra da uyuyamadım. Ananemi gördüm rüyamda, uyusam bi daha görür müyüm acaba?


Herkesin bi kırılma noktası vardır, son bu olmalı dediği bi nokta... Hayatın durduğu, zamanın donduğu bi an... Baktığınızda, gördüklerinizin sizin için hiçbir şey ifade etmediği bi an... Ya da zaten görme yetinizi kaybettiğiniz bi an... Sadece görme yetinizi mi? Tüm insani vasıflarınızı geri verdiğiniz bi an...


Herkesin bi kırılma noktası vardır. Bildiğiniz tüm gerçeklerin gerçek olmadığı, inandığınız tüm doğruların yanlış olduğu, cesaretinizin kırıldığı, hayallerinizin kaybolduğu, dünyanın başınıza yıkıldığı bi an... Hayattan okkalı bir tokat yemişsinizdir ve dünya kaç bucak görmüşsünüzdür. Müvazenenizin tamamıyla yok olmasına rağmen ayaklarınız yere çivilenmiş gibi diksinizdir ve bir o kadar da hareketsiz...


Herkesin bi kırılma noktası vardır, başlangıç bu olmalı demesi gereken bi nokta... Aslında çok önemli ve mutlaka yaşanması gereken bi andır. Nefesinizin kesildiğini sanırsınız ama nefesinizin kesildiğini sandığınız an, aslında gerçekten nefes almaya başladığınız andır. Gerçekten yaşadığınızı hissettiğiniz an... Bundan sonra hayat çok daha kolay olacaktır. Hiçbir engel sizi yıldıramayacak, hiçbir şey gözünüze imkansız veya değiştirilemez görünemeyecektir. Çünkü en zoru gördünüz ve en zorla başa çıktınız zaten. Çok iyi biliyorsunuz ki hiçbir gün bugünden daha kötü olmayacak. O sebeple artık yıkılmaz, yenilmez ve de ölümsüz bir savaşçısınız. Hiç kimse sizi durduramaz...


Herkesin bi kırılma noktası vardır. Yanınızda olanlarla, olmayanlarla, gidenlerle, yeni gelenlerle...


O zaman bi değişiklik yapın bugün, bi sürpriz yapın. Aklınıza ilk gelen kişiyi, sesini şu an en çok duymak istediğinizi arayın. Ya da aklınıza en son gelebilecek kişiyi arayın, daha önce hiç konuşmadığınız birini... Annenizi arayın, küs olduğunuz arkadaşınızı arayın, eski sevgilinizi arayın. Yeter ki arayın ve o sürprizi bu akşam birilerine yapın, seslerindeki o gülümsemeyi hissedin. Kim böylesi bir sürprize hayır diyebilir ki? Hadi, sadece biraz cesaret...


Eveet, bu kadar gevezeliğin üzerine şimdi ne yapsak acaba? Düşünmeye bile gerek yok gerçi. Ananemden çok güzel bi tatlı gelsin sizin için. Benim favori tatlımdır, gerekirse dünyaları yakabilirim onun için.


Haydi yapalım o zaman!


Malzemeler


  • 2 kg soyulmuş kabak
  • 3 su bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı su
  • Ceviz
  • Tahin



Yapılışı


1. Kabakları ince ince doğrayın.

2. Derin bir tencerenin alt kısmına 2 su bardağı şekeri koyup üzerine kabakları dizin. Sonra şekerin geri kalanını kabakların üzerine koyup 1 bardak suyu ilave edin ve çok harlı olmayan ateşte pişirmeye başlayın.

3. 15-20 dakika sonra ocağın altını kısın ve kabaklar yumuşayana kadar (kabakların yumuşama süresi kabağa göre değişiklik göstereceği için tadarak kontrol edin) yaklaşık 45 dakika pişirin.

4. Ocağın altını kapadıktan sonra kabakları soğumaya bırakın.

5. Soğumuş kabakları bir servis tabağına istediğiniz şekilde dizip üzerini tahin ve cevizle süsleyin.




Guten Appetit :)

2 Ocak 2011 Pazar

Ayva Reçeli





Eveeettt, soğuk bir Pazar akşamından merhaba… Küçük çaplı Trakya turumu da yeni yıl itibariyle tamamlayıp evime dönmüş bulunuyorum. Havanın aslında ne kadar soğuk olabileceğini tecrübe etmek çok hoş olmasa da yeni yıla anne-babacığımın ve de Cansutoşumun yanında girmek paha biçilemezdi.


Son kez olarak herkese mutlu yıllaarr!!!


Bu arada 17-20 şubat arasında 9. İstanbul Uluslararası Gastronomi Fuarı var, ilgilenenlere, meraklılarına şimdiden duyurulur. Değişik kategorilerde yarışmalar var, belki katılırsınız, belli mi olur? Ama öncelikle yaş engeline takılmamanız gerek (ben takıldım da).


Kış deyince aklınıza hangi meyve geliyor? Vallahi benim aklıma ayvadan başka meyve gelmiyor. Portakal, mandalina falan tamam ama ayva çok başka. Rengi olsun, kokusu olsun, görünüşü olsun… Şeftali kadar asil bi meyve değil belki ama kış aylarında seftalinin alternatifi olabilir. Yani anlaşıldığı üzere bu akşam ayvalı bi şeyler yapıyoruz. Ama ne? Ayva tatlısı? Hayır. Ayvalı turta? Yok, değil. Ayva reçeli? Acaba? Evet, evet, bu akşam ayva reçeli akşamı…


Haydi yapalım o zaman!




Malzemeler

  • 1 kg ayva
  • 3 su bardağı toz şeker
  • 4 su bardağı su
  • 1/2 adet limon


Yapılışı


1. Derin bir tencerenin içine biraz su koyup yarım limonun suyunu içine sıkın.

2. Ayvaları soyup küp küp doğrayın (isterseniz yarım ay şeklinde de doğrayabilirsiniz) ve tenceredeki limonlu suyun içine atın. Limonlu su tüm doğrama işlemi bitene kadar ayvaların kararmasını engelleyecektir.

3. Doğrama işlemi bitince limonlu suyu dökün ve 3 su bardağı suyu ayvaların üzerine döküp ayvaları, yumuşayana kadar pişirin.

4. Sonra şekeri ilave edin ve karıştırın.

5. Kaynamaya başlayınca altını kısın ve her 5 dakikada bir koyuluğunu kontrol edin (bir kasenin içine koyup hafif soğutursanız reçelin koyuluğu daha iyi anlaşılacaktır).

6. İstediğiniz kıvama geldiğinde ocağın altını kapatın.

7. Reçeli 10 dakika kadar soğuttuktan sonra kavanozlara doldurabilirsiniz fakat tamamıyla soğumadan kavanozların kapaklarını kapatmayın.


Guten Appetit J