5 Ocak 2011 Çarşamba

Bizden bir lezzet: Tahinli Kabak Tatlısı






Herkesin bi kırılma noktası vardır. Nerden çıktı şimdi bu diyeceksiniz. Dün akşam bi rüya gördüm, ordan. Rüyamı anlatmayacağım, kötü bi rüya değildi ama anlatmayacağım. Uzun zamandır görmediğim birini görmek gibiydi ya da duymadığım bi sesi duymak... Çok bendendi aslında ama bi o kadar da bana uzaktı. Uyanmak istemeyerek uyandım, sonra da uyuyamadım. Ananemi gördüm rüyamda, uyusam bi daha görür müyüm acaba?


Herkesin bi kırılma noktası vardır, son bu olmalı dediği bi nokta... Hayatın durduğu, zamanın donduğu bi an... Baktığınızda, gördüklerinizin sizin için hiçbir şey ifade etmediği bi an... Ya da zaten görme yetinizi kaybettiğiniz bi an... Sadece görme yetinizi mi? Tüm insani vasıflarınızı geri verdiğiniz bi an...


Herkesin bi kırılma noktası vardır. Bildiğiniz tüm gerçeklerin gerçek olmadığı, inandığınız tüm doğruların yanlış olduğu, cesaretinizin kırıldığı, hayallerinizin kaybolduğu, dünyanın başınıza yıkıldığı bi an... Hayattan okkalı bir tokat yemişsinizdir ve dünya kaç bucak görmüşsünüzdür. Müvazenenizin tamamıyla yok olmasına rağmen ayaklarınız yere çivilenmiş gibi diksinizdir ve bir o kadar da hareketsiz...


Herkesin bi kırılma noktası vardır, başlangıç bu olmalı demesi gereken bi nokta... Aslında çok önemli ve mutlaka yaşanması gereken bi andır. Nefesinizin kesildiğini sanırsınız ama nefesinizin kesildiğini sandığınız an, aslında gerçekten nefes almaya başladığınız andır. Gerçekten yaşadığınızı hissettiğiniz an... Bundan sonra hayat çok daha kolay olacaktır. Hiçbir engel sizi yıldıramayacak, hiçbir şey gözünüze imkansız veya değiştirilemez görünemeyecektir. Çünkü en zoru gördünüz ve en zorla başa çıktınız zaten. Çok iyi biliyorsunuz ki hiçbir gün bugünden daha kötü olmayacak. O sebeple artık yıkılmaz, yenilmez ve de ölümsüz bir savaşçısınız. Hiç kimse sizi durduramaz...


Herkesin bi kırılma noktası vardır. Yanınızda olanlarla, olmayanlarla, gidenlerle, yeni gelenlerle...


O zaman bi değişiklik yapın bugün, bi sürpriz yapın. Aklınıza ilk gelen kişiyi, sesini şu an en çok duymak istediğinizi arayın. Ya da aklınıza en son gelebilecek kişiyi arayın, daha önce hiç konuşmadığınız birini... Annenizi arayın, küs olduğunuz arkadaşınızı arayın, eski sevgilinizi arayın. Yeter ki arayın ve o sürprizi bu akşam birilerine yapın, seslerindeki o gülümsemeyi hissedin. Kim böylesi bir sürprize hayır diyebilir ki? Hadi, sadece biraz cesaret...


Eveet, bu kadar gevezeliğin üzerine şimdi ne yapsak acaba? Düşünmeye bile gerek yok gerçi. Ananemden çok güzel bi tatlı gelsin sizin için. Benim favori tatlımdır, gerekirse dünyaları yakabilirim onun için.


Haydi yapalım o zaman!


Malzemeler


  • 2 kg soyulmuş kabak
  • 3 su bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı su
  • Ceviz
  • Tahin



Yapılışı


1. Kabakları ince ince doğrayın.

2. Derin bir tencerenin alt kısmına 2 su bardağı şekeri koyup üzerine kabakları dizin. Sonra şekerin geri kalanını kabakların üzerine koyup 1 bardak suyu ilave edin ve çok harlı olmayan ateşte pişirmeye başlayın.

3. 15-20 dakika sonra ocağın altını kısın ve kabaklar yumuşayana kadar (kabakların yumuşama süresi kabağa göre değişiklik göstereceği için tadarak kontrol edin) yaklaşık 45 dakika pişirin.

4. Ocağın altını kapadıktan sonra kabakları soğumaya bırakın.

5. Soğumuş kabakları bir servis tabağına istediğiniz şekilde dizip üzerini tahin ve cevizle süsleyin.




Guten Appetit :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder